ESTETİK İLE İŞLEVSELLİĞİN BİR ARADALIĞI: MATHIEU LAHNNEUR

Fransız tasarımcı Mathieu Lehanneur, farklı disiplinler arasında köprü kuran çağdaş tasarımlarıyla biliniyor.

Mathieu Lehanneur, teknolojiyi estetik ve işlevsellikle harmanlayarak tasarım dünyasında değer yaratan bir isim haline geldi. İlhamını doğadan alan tasarımcı, organik formları teknolojiyle bir araya getirmeyi hedefliyor. Lehanneur, çevresel sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk gibi değerleri de ön planda tutuyor. Bu doğrultuda tasarımlarını çevreye ve topluma duyarlı bir şekilde geliştiriyor.

Sizler için Mathieu Lehanneur’ün zanaat, teknoloji, mimari ve sanatı bir araya getiren tasarımlarından bir seçki derledik.

Ocean Memories adlı proje, geleneksel bir malzeme olan mermeri araştırıyor. İlhamını okyanustan alan mermer masanın yüzeyi dalga hareketini yansıtıyor. Okyanusun akıcı yüzeyini yansıtmak için teknolojiden faydalanan tasarımcı, tasarımını 3D yazılımlarla planladıktan sonra CNC ile şekillendiriyor. Doğanın serbestçe akışını vurgulayan tasarım, Mathieu Lehanneur’un estetik ve işlevi bir araya getirdiği, malzemenin potansiyellerini öne çıkardığı bir örnek. Lehanneur, projelerinin en büyük ilhamı olan okyanus için, “Okyanusun güçlü etkisine her zaman hayran kalmışımdır. Önündeyken konuşmanıza gerek yok, sadece izliyor ve düşünüyorsunuz,’’ diyor. 

Fransa’nın Marsilya kentindeki tarihi bir şato için tasarladığı Les Cordes, estetik ve duyusal deneyimi bir araya getiriyor. Bulunduğu şatonun tavanına entegre edilen aydınlatma, mekan ile görsel bir kontrast yaratırken; aynı zamanda bir bütünlük algısı yaratıyor. Zanaat ve teknolojiyi bir araya getiren Les Cordes, cam tüpler içerisine led şeritler yerleştirilerek üretiliyor. Tasarımcı, bu aydınlatma ile ürünün avize statüsünü bırakıp tavana dikilmiş bir sanat eseri olmasını hedefledi.

Cam üfleme tekniği ile üretilen Spring Lamp isimli aydınlatma, cam malzemenin doğal görünümü vurguluyor. Mermer bir tablaya entegre edilen nervürlü cam tüplerin içine ışığın yoğunluğunun ayarlanabildiği bir ışık kaynağı yerleştiriliyor. Böylece aydınlatma birimi, tasarım estetiğiyle birlikte kullanıcı deneyimini kişiselleştirme fırsatı sunuyor. Spring Lamp, doğadan ilham alırken; aynı zamanda işlevselliği ve estetiği bir araya getirerek Mathieu Lehanneur’un tasarım yaklaşımını yansıtıyor.

Lehanneur, ürün tasarımlarıyla birlikte iç mimaride de projeleriyle öne çıkıyor. Paris’teki Cafe Mollien adlı mekan, Lehanneur tarafından yeniden tasarlanarak kullanıcılara ayrışan bir deneyim sunuyor. Louvre Müzesi’nde bulunan Cafe Mollien, Lehanneur’un estetik ve işlevi bir araya getiren yaklaşımını yansıtıyor. Tarihi bir mekanı çağdaş tasarımla bir araya getirerek, müzenin tarihi dokusuna uyumlu bir atmosfer sunuyor. Cafe Mollien, tarihi mekanların modern bir perspektifle nasıl ele alınabileceğini gösteren örneklerden biri.

New York’ta bulunan iç mekan tasarımı Pied-à-terre, tasarımcının çağdaş yaklaşımını sofistike bir tavırla yansıtıyor. Lehanneur’un Familyscape mobilyaları, cam üfleme tekniğiyle üretilen Inverted Gravity koleksiyonuyla bir harmoni yaratıyor. Aydınlık renk tonlarının hakimiyetiyle dingin bir atmosfer sunan ev, mobilyalar ve sanat eserleriyle bir koleksiyonerin eviymiş hissi yaratıyor. Lehanneur, bu projeyle New York yaşamını çağdaş bir şekilde yeniden yorumluyor.

Tasarımcının, Paris’te AD Intérieurs sergisi için tasarladığı Last Known Home projesi, tarihi bir yapı içerisinde fütüristik bir tasarım yaklaşımı geliştirerek geçmiş ile gelecek arasında diyalog kurmayı hedefliyor. Tasarımda Navona travertenleri, pembe oniks gibi çeşitli taş türlerini metal malzemeyle bir araya getiriyor. Ocean Memories adlı siyah mermer sehpa, mekanın aydınlık tonlarıyla görsel bir kontrast yaratırken, dalgalı yüzeyiyle mekandaki organik formlarla bir harmoni oluşturuyor. Şömine önüne yerleştirilen Permanent Plate, duvara yerleştirilen Pocket Ocean gibi heykelsi objeler, mekanı bir enstalasyona dönüştürürken, çağdaş tasarımını destekliyor.